Birçok nedene bağlı olarak ortaya çıkan egzama, cildi kurutarak kaşıntıya …
Bi Sağlık
Kalori sayımı ile kilo vermek sağlıklı kalmak gerçek mi?
Yıllardır duyduğumuz cümle aldığın kalori harcadığın kaloriden az olsun ki …
Dünya Su Günün’de Su Hakkında Merak Edilenler
İnsan hayatı için oksijenden sonra gelen en önemli öğe olarak …
Daha İyi Bir Uyku İçin Etkili Öneriler
Pandemi sürecinde zamanımızın çoğunu evde geçirmemiz sonucu gün ışığından yoksun …
Sonbahar Alerjisinden Korunma Yolları
‘Alerji’ denildiğinde polenler nedeniyle aklımıza genellikle ilkbahar gelse de, aslında …
Cildi Yenileyen 9 Süper Besin
Havuz, güneş, kum derken yaz aylarında oldukça yıpranan cildimiz, bunlara bir de Covid-19 pandemisinden korunma kapsamında maske ve dezenfektan kullanımları da eklenince bu yaz her zamankinden fazla yıprandı. Ancak cildimizi yenilemek mümkün ve öncelikli yolu da sofralarımızdan geçiyor.
Acıbadem Kadıköy Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel “Cildimiz daha iyi görünsün kırışıklıklar oluşmasın diye birçok krem kullanıyoruz. Aslında beslenmede ve yaşam biçiminde ufak dokunuşlar yapmak cilt sağlığını korumada öncelikli önem taşıyor. Gün içerisinde bol su tüketimi, hafif egzersizler, sigara ve alkolden uzak durmak, kafeini hayatımızdan uzaklaştırmak ve sağlıklı beslenmek çok önemli. Cildin yenilenmesine katkı sağlayan bazı yiyecekleri de mutlaka tüketmek gerekiyor” diyor. Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel, cildi yenilemeye yardımcı 9 besini anlattı, önemli uyarılar ve önerilerde bulundu.
Yumurta
Kolajen cildin yenilenmesi ve ve dokuların iyileşmesinde yer alan en önemli protein.Yumurtanın beyazı, glisin ve prolin de dahil olmak üzere kolajeni oluşturan diğer amino asitleri de içerdiği için en iyi kolajen kaynaklarından biri. Ancak elbette ki sadece yumurta beyazı yerine tüm yumurtayı tüketmek, kolajen desteğinin yanı sıra aynı zamanda sağlıklı yağ ve yüksek kalitede protein sağlayacaktır. Sağlıklı bir kişi her gün bir tane haşlanmış yumurta tüketerek cildini yenilemeye de katkıda bulunabilir.
Avokado
Avokado serbest yağ asitleri açıcından en zengin besinlerden biri. Cilt sağlığında iyi bir antioksidon olan A ve C vitaminlerinden de zengin. Günlük hayatımızda değişik şekillerde tüketilebilir. Avokadoyu doğrayarak salataların üzerinde, değişik yapılmış smotilerle veya püre yaparak ana et yemeklerinin yanında garnitür yaparak tüketebilirsiniz.
Ay çekirdeği
Ay çekirdeği cilt hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olabilecek linoik asit bakımından yüksek bir besin. Yaşlanmayla ilişkilendirilen hücresel inflamasyonu azaltıyor. Haftada 2 veya 3 kez bir avucu geçmeyecek şekilde ay çekirdeği tüketerek cildinizi yenilemeye yardımcı olabilirsiniz.
Kırmızıbiber
Kırmızıbiberler vücudun A ve C vitaminine dönüştürdüğü mükemmel beta karoten kaynağı. Bu karatonoidler güneş duyarlılığını azaltıyor, göz çevresindeki ince çizgilerin görünümünü ve kaz ayaklarının görünümünü azaltıyorlar. Kırmızıbiberi günlük yaşantımızda yeşilliklerle birlikte salatalarımızda, biber salçası olarak yemeklerimiz de veya kahvaltılarımızda çiğ olarak her gün düzenli tüketebiliriz.
Somon
Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel “Somon balığı, iyi bir antioksidan olan serbest yağ asitleri, omega-3 yağ asitlerini içerir. Serbest yağ asitleri sağlıklı cilt hücreleri için yapı taşıdır. Vücudumuz serbest yağ hücrelerini üretme yeteneğine sahip değildir bunları yiyecekler ile alarak cildin kalın, esnek ve nemli kalmasını sağlayabiliriz. Aynı zamanda omega-3 yağ asitleri kızarıklık, sivilceye neden olabilecek iltihabı da azaltır. O nedenle somon balığını haftada bir yemeğe özen göstermemizde hem genel sağlığımız hem de cilt sağlığımız için büyük fayda var” diyor.
Ceviz
Cilt sağlığımız açısından büyük faydaları olan ceviz; vücudumuzun kendi kendine yapamayacağı serbest yağ asitleri olan omega 3 ve omega 6’dan zengin. Bunlar cildin elastikiyetini artıran, sarkmasını önleyen ve cildin genç kalmasını sağlayan kolajenin sentezlenmesinde önemli yerleri olan amino asitler. Bunun dışında cildin zararlı etkenlerden korunmasını sağlayarak bariyer görevi yapan, yara iyileşmesi ve bakteri iltihaplanmasında mücadele eden çinkodan da zengin. Günlük yaşantımızda ara öğünlerimizde veya kahvaltılarımızda her gün 2 veya 3 tam ceviz tüketmek sağlıklı olacaktır.

Domates
Domatese kırmızı rengini veren likopen cildi güneşin zararlı ışınlarından koruyan güçlü bir antioksidan olma özelliği taşıyor. Likopenden hayli zengin olan domatesi salatalarımızda çiğ olarak, yemeklerimizde doğranmış domates veya salça olarak kullanabiliriz.
Bitter çikolata
Bitter çikolata içerisindeki kakao yoğun miktarda iyi bir antioksidan olan flovonaid içeriyor. Bu flovonoidler cildin sıkılaşmasında önem taşıyor. Günlük olarak 20 gramı geçmeyecek şekilde ve yüzde 70’in üzerinde kakao içeren bitter çikolata tüketebilirsiniz. Yüzde 70’in altındakiler daha fazla şeker içerdiği için cilt sağlımız açısından uygun olmayacaktır.
Kırmızı üzüm
Beslenme ve Diyet Uzmanı Evrim Demirel “Kırmızı üzümlerin kabuğundan elde edilen bir bileşik olan resveratrol içerirler. Bu resveratroller cilt hücrelerine zarar veren ve yaşlanma belirtilerine neden olan zararlı serbest radikallerin üretimini yavaşlatmaya yardımcı olurlar. Kırmızı üzümü döneminde 1 porsiyon (15-20 tane) olarak veya kuru olarak 1-2 yemek kaşığı dolusu her gün veya haftada en az 3-4 kez tüketebilirsiniz” diyor.

Kahve, keyif ve yaşam platformu.
Yazdan Hazırlayın: Vişne Tüketmenin 7 Önemli Faydası
Özellikle potasyum, lif, C vitamini ve uyku hormonu olarak da bilinen melatonin bakımından zengin bir meyve olan vişne, yüksek antioksidan içeriğiyle enfeksiyonları önlemeye yardımcı oluyor. i
Acıbadem International Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu, “Dünya’yı etkileyen COVİD-19 pandemisinde sağlığımızı korumak için tüketmemiz gereken besinlerden biri, içerdiği antioksidanlarla bağışıklık sistemini güçlendiren vişne olabilir” diyerek sözlerine şöyle devam ediyor: “Günlük 1 porsiyon meyve hakkımızı vişneden yana kullanmak bağışıklığımızı güçlendirir. Toplamda 100 gram olan 20 adet orta boy vişne 1 porsiyon meyve yerine geçerken, sadece 60 kalori içeriyor. Ancak vişne asidik bir meyve olduğu için aç karnına tüketildiği zaman mide yanmalarına yol açabiliyor. Bu nedenle vişneyi öğle yemeğinin ardından ara öğünlerde tüketmeniz daha sağlıklı olacaktır” Acıbadem International Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu vişnenin 7 önemli faydasını anlattı, önemli öneriler ve uyarılarda bulundu.
Diyabet hastalığında sağlıklı bir ara öğün
Diyabet hastalığı denildiğinde akla ilk gelen şey, meyvelerden uzak durmak oluyor. “Ancak sağlıklı bir beslenme planında bütün meyveler yer almalı” diyen Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu, şu bilgileri veriyor: “Burada önemli olan, meyveyi porsiyonuna uygun olarak tüketmek. Diyabetli kişiler günlük diyetlerine 20 adet vişne eklediklerinde; vişnenin içeriğindeki antosiyaninler pankreasın insülin üretimini artırarak kan şekerinin düşmesine katkı sağlayabiliyor. Böylelikle kan şekerinin sağlıklı seviyede kalması kolaylaşıyor ve diyabetin yaratabileceği olumsuz etkiler de hafifliyor”
Uykuyu düzenliyor
Uyku zamanı geldiğinde beyne sinyal gönderen bir hormon olan melatoninin seviyesi ilerleyen yaşla birlikte düşmeye başlıyor. Bu yüzden yaş aldıkça insomnia adı verilen uykusuzluk hastalığına yakalanma riskimiz artıyor. Üstelik Covid-19 pandemisi nedeniyle yaşadığımız stres, uykusuzluğu da tetikliyor! Yapılan araştırmalara göre, vişne içerdiği melatonin hormonuyla uykuyu düzenliyor. Dolayısıyla uykusuzluk problemi yaşıyorsanız, yatağa girmeden 2 saat önce 20 adet vişneyi günlük beslenme rutinine eklemenizde fayda var.
Bağışıklık sistemi için önemli
Bağışıklık sistemi; hastalık oluşturan hücreleri, mikropları tanımlayıp öldürerek hastalıklara karşı koruma sağlayan organizmadaki tüm biyolojik yapılar ve işlemlerdir. Etkili ve yeterli bir bağışıklık yanıtında, diyetle yeterli miktarlarda antioksidan alımı oldukça önem taşıyor.Antioksidan maddelerin başında gelen C vitamini vişnede fazlaca bulunuyor. 200 gram vişne (2 porsiyon meyve), günlük almamız gereken C vitamini ihtiyacımızın yüzde 40’ını tek başına karşılayabiliyor.
Kalp sağlığını korumaya yardımcı oluyor
Organlarımızın oksijen kullanma kabiliyeti yaşlanmamızın bir parçası olarak azalıyor. Bu da damar sağlığımızın bozulmasına sebep oluyor. Polifenol bakımından en zengin meyvelerden biri olan vişne, kalp-damar hastalıkları gibi yaşa bağlık sağlık problemlerinin başlangıcını geciktirmede veya ilerlemesini durdurmada etkili oluyor.
Hafızayı güçlendiriyor
Yapılan çalışmalar; günde 1 bardak vişne suyunu düzenli olarak tüketmenin, içerisindeki antosiyaninler sayesinde, hafif-orta derece demansı olan ileri yaştaki yetişkinlerde hafızayı ve düşünme, hissetme, öğrenme, anımsama, karar verme ile problem çözme gibi zihinsel süreçleri güçlendirdiğini ortaya koydu. Beslenme ve Diyet Uzmanı Elif Gizem Arıburnu, “Hem unutkanlığın önlenmesinde, hem tedavisinde etkili olabilmesi için diyabet, insülin direnci ve kalp hastalıkları gibi kronik bir rahatsızlığınız yoksa, öğleden sonraki ara öğünlerde, şekersiz olmak şartıyla, günde bir bardak ev yapımı vişne suyu tüketmeyi alışkanlık haline getirmenizde yarar var” diyor.
Kanser düşmanı
Vişnelere o güzel ve parlak kırmızı rengini, içeriğinde yüksek miktarlarda bulunan antosiyaninler veriyor. Yapılan laboratuvar çalışmalarında, antosiyaninlerin kansere sebep olan hücrelerin büyümesini yavaşlattığı ve kanserli hücrelerin daha hızlı ölmesini sağlayan apoptozu teşvik ettiği ortaya konmuş. Vişne aynı zamanda yüksek melatonin içeriğinden dolayı da vücuttaki östrojeni düzenleyerek meme kanseri riskini azaltmaya da yardımcı olabiliyor. Ancak ‘vişne kanserden korur’ diyebilmek için laboratuvar dışı insan çalışmalarında daha fazla araştırmaya ihtiyaç var olduğu belirtiliyor.
Gut hastalığında ağrıları hafifletiyor
Bir zamanlar kralların hastalığı olarak düşünülen gut; eklemlerde ağrı, şişlik ve hassasiyet ile kendini gösteren bir iltihaplanma şekli. Eklemlerdeki iltihaplanmaya yüksek ürik asit seviyeleri neden oluyor. Yapılan araştırmalar, vişnenin içeriğinde bulunan antioksidan maddelerin vücuttaki ürik asit seviyesini düşürerek iltihapların azalmasına yardımcı olduğunu tespit etmiş. Günlük 1 avuç vişne yemek veya 1 bardak vişne suyu içmek ağrıların hafiflemesine yardımcı olabiliyor.
Açlığı bastıran vişneli yulaf
Malzemeler
- 1 bardak çekirdeği çıkarılmış taze vişne
- 3 yemek kaşığı yulaf kepeği veya yulaf ezmesi
- 1 bardak yoğurt ( 200 ml ) veya 6 yemek kaşığı yoğurt
- 1 tatlı kaşığı öğütülmüş keten tohumu
- Birkaç dal taze nane
- Tüm malzemeleri karıştırın, taze nane yapraklarıyla tüketin. (Tok tutma özelliğini yulaftan sağlıyor)
İltihap önleyici vişneli smoothie

Malzemeler
1 su bardağı sade az yağlı kefir
1 su bardağı dondurulmuş vişne
1⁄2 fincan bebek ıspanak yaprakları
1⁄4 fincan püresi olgun avokado
10 adet çiğ badem
1 çay kaşığı kadar soyulmuş rendelenmiş zencefil
1 çay kaşığı chia tohumu
Kefiri bir karıştırıcıya yerleştirin. Üzerine vişne, ıspanak, avokado, badem, zencefil ve chia tohumlarını ekleyin; pürüzsüz olana kadar püre haline getirin.

Kahve, keyif ve yaşam platformu.
Güneşin Zararlarına Karşı 8 Koruyucu Önlem
Bağışıklık sistemini güçlendiriyor, mutluluk hormonu salgılatıyor, uyku kalitesini artırıyor, dişleri güçlendiriyor, bazı kanser türlerinde koruyucu oluyor, sağlığımızın vazgeçilmezi D vitamininin sentezlenmesini sağlıyor… Hem fiziksel hem ruhsal sağlığımız üzerinde son derece önemli işlevler üstlenen ‘güneş’ten bahsediyoruz. Ancak tüm bu güzelliklerinin yanı sıra güneş ışınlarına kontrolsüz olarak maruz kaldığımızda bu kez cildimizi yaşlandıran en önemli faktör olarak karşımıza çıkıyor. Bunun yanında güneş yanığı, lekeler, kırışıklıklar ve güneş alerjisi, güneşin yol açtığı önemli sorunlardan. Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Gizem Yağcıoğlu incelen ozon tabakası nedeniyle günümüzde 20’li yaşların bile sorunu haline gelen deri kanserine de davetiye çıkardığını hatırlatarak, “Bu nedenle vücudumuzun ihtiyacı olan D vitamininin sentezi için özellikle ön kol iç bölgeleriniz açıkta kalacak şekilde, 10:00-15:00 saatleri arasında, güneş koruyucu kullanmadan 10-15 dakika güneşlenmeniz yeterli olacaktır. Bu sürenin dışında ise güneşin zararlı ışınlarının yeryüzüne en dik geldiği bu saatlerde mümkünse dışarıya çıkmayın, asla güneşlenmeyin. Eğer dışarıya çıkmak zorundaysanız mutlaka güneş koruyucu ürün kullanın” diyor. Acıbadem Kozyatağı Hastanesi Dermatoloji Uzmanı Dr. Gizem Yağcıoğlu cildimizi güneşin zararlı etkilerinden korumak için almamız gereken 8 önlemi anlattı, önemli uyarılarda bulundu.
Cilt tipinize uygun ürün seçin
Dermatoloji Uzmanı Dr. Gizem Yağcıoğlugüneş koruyucu ürünleri cilt tipinize ve kullandığınız bölgeye uygun formülasyonda seçmenizin de çok önemli olduğuna işaret ederek, “Örneğin yağlı ve sivilceye yatkın ciltlerde su bazlı losyon formları, kuru ciltte ise yağ bazlı krem formları daha doğru bir tercih olacaktır. Tüylü bölgeler, sırt gibi ulaşılması zor bölgeler ile geniş vücut alanlarında sprey formu daha kullanışlı olurken; göz çevresi ve dudak için stick formunda güneş koruyucular daha kolay uygulanabiliyor” diyor. Dr. Gizem Yağcıoğlu eğer ek bir deri hastalığınız varsa güneş koruyucu seçimi için dermatoloji uzmanına danışmanızın daha doğru bir yaklaşım olacağını vurguluyor.
Fiziksel mi, kimyasal mı?
Güneş koruyucular filtrelerine göre fiziksel ve kimyasal olarak ikiye ayrılıyorlar. Kimyasal filtreler, UV (Ultraviyole) enerjiyi ısıya dönüştürerek etki ediyor. Kimyasal koruyucular bazı ciltler tarafından tolere edilemediği için alerjiye neden olabiliyor. Fiziksel koruyucular (çinko oksit veya titanyum dioksit) ise deri üzerinde bir bariyer oluşturarak, sadece UV ışınlarını değil infrared ve görülebilir ışığı da yansıtarak veya dağıtarak etki ediyorlar. Fiziksel koruyucular deriden emilmeden etki ettikleri ve daha az alerjik oldukları için çocuk, hamile ve alerjiye yatkın kişilerde öncelikli olarak tercih edilmeli. Fiziksel koruyucuların dezavantajı ise deri yüzeyinde beyaz opak bir tabaka oluşturmasıdır ki bu da günlük kullanımını kısıtlıyor. Kimyasal koruyucular bu beyaz görüntüyü yapmadıkları için alerji yatkınlığı olmayan kişilerde günlük hayatta rahatlıkla kullanılabiliyorlar.

Bulutlu havalarda da korunmak şart!
Güneş koruyucuları çoğumuz sadece yaz aylarında ve güneşli günlerde uygulamak gibi önemli bir hataya düşüyoruz. Oysa ki güneş ışınları her mevsimde, bulutlu havada ve gölgede de cildimize ulaşmaya devam ediyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. Gizem Yağcıoğlu “Deri kanseri ve deri yaşlanmasının en önemli nedeni olan güneş ışınlarından korunmak için güneş koruyucu ürünleri her mevsim kullanma alışkanlığı edinmeniz oldukça önemli” diyerek şu hatırlatmada bulunuyor: “Evde ve araçta pencere camları UVB (ultraviyole B) ışınlarını geçirmese de UVA (ultraviyole A) ışınlarının geçmesine engel olmuyor. Bu nedenle yine her mevsim evde ve arabadayken de güneş koruyucularınızı düzenli olarak cildinize uygulamaya devam edin”
Sadece SPF değeri yetmez!
Güneş koruyucu ürünü alırken SPF (Sun Protection Factor-Güneşten koruma faktörü) değeri 30 ve üzerinde olanları tercih edin. SPF değeri UVB ışınına karşı koruyuculuğu gösteriyor. Örneğin bir kişi güneş koruyucu kullanmadığında 15 dakikada kızarıyorsa SPF değeri 10 olan bir ürünü sürdüğünde 150 dakikada kızarıklık gelişiyor. Ancak güneş koruyucuların UVB kadar UVA ışınlarına karşı koruyuculuğu da önemli uyarısında bulunan Dermatoloji Uzmanı Dr. Gizem Yağcıoğlu sözlerine şöyle devam ediyor: “Üründe aynı zamanda UVA ışınına karşı koruduğunun göstergesi olarak PPD, PA ya da broad spectrum değerlerinden birinin yazması veya ürünün ayrıca UVA’ya karşı koruduğunun belirtilmesi gerekiyor. Çünkü UVA ışınları da UVB ışınları gibi deri yaşlanması ve kırışıklık oluşumuna neden oluyor.
Sokağa çıkmadan 30 dakika önce uygulayın
Çoğumuz güneş koruyucu ürünleri açık havaya çıkınca sürüyoruz. Oysa yeterli korumayı sağlayabilmesi için güneş koruyucuları dışarı çıkmadan, kapalı ortamdayken ve kıyafetinizi henüz giymemişken, 30 dakika önce sürmeniz gerekiyor.
Her 3 saatte bir tekrarlayın
Hangi güneş koruyucusunu seçtiğimiz kadar onu nasıl kullandığımız da elde edeceğimiz koruyuculuğu etkiliyor. Etkisi yaklaşık 3 saat devam ettiği için bu süre sonunda ürünü vücudunuza tekrar sürmeniz çok önemli. Duş sonrası, terlemenin ardından ve deniz veya havuzdan çıktıktan sonra etkisi azaldığı için bu süreyi dikkate almadan ürünü tekrar uygulamayı ihmal etmeyin.
Yetersiz miktar ‘eksik koruma’ demek
Güneş koruyucu ürünlerin etkili olabilmeleri için vücuda uygulama miktarı da büyük önem taşıyor. Dermatoloji Uzmanı Dr. Gizem Yağcıoğlu, “Yetersiz miktar eksik koruma demektir” diyerek şu bilgileri veriyor: “Ürünleri yeterli kalınlıkta, ciltte katman oluşturacak şekilde ve ovalamadan uygulamalısınız. Bu miktar yüz, saçlı deri ve boyun bölgesi için yaklaşık bir çay kaşığı, tüm vücut için 9 çay kaşığı kadardır. Kulak, ense, omuz, burun, dudak ile ayak üstü gibi güneş ışınlarının dik geldiği ve genellikle uygulanması unutulan bu bölgelere özellikle dikkat etmelisiniz”
Kıyafetleriniz koyu renk olsun
Güneşin zararlı ışınlarından korunmak için dikkat etmeniz gereken bir başka önemli nokta da kıyafetleriniz olmalı. Sık dokunmuş kıyafetler ve toplumda yanlış bilinenin aksine açık değil koyu renkli kıyafetler giymeniz gerekiyor. “Açık renk kıyafetler sizi sıcaktan korur, ancak UV ışınlardan yeterince korumaz” diyen Dermatoloji Uzmanı Dr. Gizem Yağcıoğlu sözlerine şöyle devam ediyor: “Koyu renk kıyafetler UV ışınlarını emerek güneşten daha iyi korunmanızı sağlarlar. Geniş siperli şapka ve UVA, UVB filtreli güneş gözlüğü kullanmanız da cildinizi güneş ışınlarından korumada önemli rol üstleniyorlar”

Kahve, keyif ve yaşam platformu.