Evgeny Grinko için müziğini duyduğumuz anda ruhlara şifa olma gibi bir özelliği var desek sanıyoruz  pek abartmış olmayız.  “Sadece benim gibi derinden hissedebilen insanları müziğim sayesinde buldum.” diyen nefis müzisyen ile bol bol müzik ve yaşamı hakkında konuştuk.

Röportaj: İmge BALIK İNCESOY

Evgeny Grinko için şu sıralar nasıl gidiyor hayat?

Beklediğimden daha zor ve yorucu. Bu soruyu sadece 4 saatlik uykudan sonra İstanbul-İzmir arası uçaktayken cevaplıyorum.

Hayatının dengesini nasıl sağlıyorsun?

Bu benim sorun yaşadığım konulardan bir tanesi. Çoğu zaman çalışıyorum ve gerçekten bir denge bulmam gerekiyor. Dinlenirken dinlendiğim günlerin ya da tatillerimin tadını çıkaramıyorum çünkü çalışmadığım için kendimi suçlu hissediyorum.

Nasıl bir ailede büyüdün? Yetiştirilme tarzın, sanatını ve müziğini nasıl etkiledi?

Ailem sıradan işçilerdi, sabahın erken saatlerinden gece geç saatlere kadar çalışıyorlardı, çoğu zaman kendi başımaydım. Yaşadığın çevre sanatı ve müziği etkilemekle kalmaz, aynı zamanda kişiliği ve zihni de şekillendirebilir veya değiştirebilir.

Çocukluk döneminde; büyürken, müzik hayatın ne kadar önemliydi? Müzisyen olmaya karar verdiğin o anı hatırlıyor musun?

Yanlış hatırlamıyorsam 16 yaşında gitar çalmayı öğrenmeye karar verdim. Ama müzik beni çocukluğumdan beri hep etkileyen bir şeydi…

Müzik kariyerine baktığında senin için de sürpriz olan, “Bunu aslında ben de hiç beklemiyordum” dediğin bir var mı?

Tüm kariyerim yavaş yavaş ilerledi. Önce, çeşitli müzik gruplarının bir parçası oldum; hatta büyük festivallerde çaldık. Tek fark, artık sorumluluğun çoğu bana düşüyor ve artık gitar değil piyano çalıyorum. Ayrıca içine kapanık biri olarak seyirciyle iletişim kurmak benim için pek de kolay değil.

Son iki yıl müzik sektörü için son derece zorlu geçti. Senin için nasıldı bu süreç? Pandemi, senin ruhunu, müziğini nasıl etkiledi?

Pandemi süresince bilimsel dersler dinledim, piyanoyu kendim akort etmeyi öğrendim, kendi başıma kayıt yapmayı öğrendim. Bir müzik yapımcısı olarak ufkumu genişlettiğimi, bu zamanı iyi değerlendirerek harcadığımı düşünüyorum.

Kendinle aran nasıl, hangi konularda ters düşüyorsun?

En basit ve aynı zamanda en zor şey kendinle uyum içinde var olabilmek. Bugün kendimle tamamen aynı fikirdeyim ama yarın bütün gün kendimi eleştireceğim, üzüleceğim ve kendimi değersiz göreceğim. Yemek seçimleri veya yatma vakti… Bu herhangi bir konu olabilir.

UMUDUN NE OLDUĞUNU NET BİR ŞEKİLDE SÖYLEYEMEM, SADECE VAZGEÇMEMEYE ÇALIŞIYORUM

Müziğin, dinleyicileri duygudan duyguya sürüklüyor, adeta bir film setinde yaşıyormuş hissi yaşatıyor. Umut, hüzün, aşk, umutsuzluk, özlem, özgürlük ve dahası… Peki senin için umut ne anlam ifade ediyor? Umutsuz hissettiğin anlarda nasıl kurtuluyorsun bu duygudan?

Zor bir soru… Tatlı yerim. Çikolata, baklava genellikle işe yarar ama tabii ki bazen spor havuzuna ya da spor salonuna giderim. Spor bazen kendinizi daha iyi hissetmenizi sağlıyor. Umudun ne olduğunu net bir şekilde söyleyemem, sadece vazgeçmemeye çalışıyorum.

Hayata nasıl bakıyorsun? Neler seni mutlu etmeye yeter, neleri fark etmek hoşuna gider?

İyi müzik, güzel hava, güzel bir gün batımı veya güzel bir konser, çay. Aslında basit şeyler. Çalışıp sonuçlarını gördüğümde, huzur içinde yaşadığımı fark etmek… Basit şeyler beni mutlu eder.

Sanatçı, ikonik bir isim ya da tarihi bir karakter… Kiminle oturup bir kahve içmek isterdin?

Dürüst olmak gerekirse, istemezdim. İşlerini ya da sanatlarını sevebilirim ama bu onlarla konuşmak ya da birlikte kahve içmek isteyeceğim anlamına gelmiyor.

Müziğin Türkiye’de çok seviliyor. Türk seyirciyle aranızdaki bu sihirli bağın sırrı ne?

Sadece benim gibi derinden hissedebilen insanları bu müzikle buldum. Hiçbir sırrı yok. Sadece birbirimizi derinden hissediyoruz.

Türkiye’de İstanbul dışında Antalya, Ankara, İzmir, Mersin, Bursa ve daha pek çok farklı şehire gittin. En çok hangisini sevdin, özel bir bağ kurdun kendinle?

Buna doğru bir yanıt veremem sanırım. Şehirlere gittiğimde sadece konser mekanlarını görebiliyorum. Konser için seyahat ettiğimde şehri görmek için ya da bir yürüyüşe çıkmak için vaktim olmuyor. Maalesef konser programım bunun için çok dolu. Ama umarım bir gün sadece turist olarak ziyaret edeceğim.

Gelelim Türk yemeklerine. Türkiye’yi sıkça ziyaret eden birisi olarak Türk mutfağıyla aran nasıl, var mı favori bir lezzetin?

Çay, baklava, yine çay ve kebap… Bunlar benim Türkiye’deki favorilerim.

Sahneye çıkmadan önce yaptığın bir ritüel var mı?

Müzisyenlerimle hep birlikte sarılıyoruz.

Mutluluğun tarifini verecek olsan, nasıl bir kür oluşturursun?

Bu benim için biraz fazla çünkü ben sadece müzik yapıyorum, o kadar önemli değilim.. Herkesi mutlu etmek, hatta bunu yapmaya çalışmak bana kalırsa imkansız.

Bir gün mutlaka… dediğin şey?

Uzay ya da zaman yolculuğu yapacağım. Çok çabuk olursa diye eşyalarımı şimdiden hazırlıyorum.

Evgeny Grinko’nun ‘EN’LERİ

Seyahatlerin içinde favori şehrin?

Bazılarını daha çok seviyorum bazılarını daha az ama hiç favorim yok.

Her seferinde sıkılmadan izlediğin, en sevdiğin film?

Bu sorularla benim sıkıcı biri olduğumu göstermeye çalışıyor gibisin (Gülüyor). Çünkü tekrar eden her şey sıkıcı olabilir.

Hayatıma fon müziği olur dediğin en sevdiğin şarkı?

Bunun için de yanıtım bir öncekiyle aynı (Gülüyor).

Aldığın en yeni karar?

Bu röportajı yanıtlamak.

En sevdiğin kahve?

Çayı tercih ederim (Gülüyor). Genellikle earl gray.

Yazan:

bikahvebikeyif

Kahve, keyif ve yaşam platformu.