Alçakgönüllü, işine saygılı, özgün ve başarılı… Bunlar Gökhan Türkmen’i anlatacak sözcüklerden sadece birkaçı. ‘Büyük İnsan’ ile müzik kariyerine başlayan, şimdilerde ‘Lafügüzaf’ şarkısıyla müzikal başarısını bir kez daha kanıtlayan Gökhan Türkmen ile bol keyifli, kahveli, müzikli bir röportaj gerçekleştirdik.

Röportaj: İmge BALIK İNCESOY – imge@bikahvebikeyif.com
Fotoğraf: Doruk SEYMEN
(Bu röportaj bikahvebikeyif mag Nisan sayısında yayınlanmıştır.)

 

“Aşk şarkıları yapmak mutsuz olmayı gerektirmiyor”

Tüm şarkılarında sadece aşktan değil, bambaşka hikayelerden bahsediyorsun. Lafügüzaf’ın çıkış noktası nedir?
Şarkıyı Ozan Turgut yazdı. İki dörtlük şeklindeydi. Sonrasında bu dörtlükleri müziğe oturttuk. Çok da hoşuma gitti. Lafügüzaf’ın ne demek olduğunu ben de bilmiyordum. Ozan değişik şeyler yazar, bulur ve araştırır. Bir kelime bulalım çok acayip olsun, kimse de bilmesin derdinde yapmadık şarkıyı. Şarkının sözleri Ozan Turgut’a, müziği bana ait. Düzenlemesi ise GT Band ve Bora Uzer’e ait.

Özellikle son yıllardaki kliplerinin her birisinin hikayesi olduğunu görüyorum. Bu süreç adına bir ekibin mi var yoksa tamamen senin o anki düşüncelerinle mi şekilleniyor?
Genel olarak bir ekibim oluyor bu konu ile alakalı. Çok uzun zamandır Murat Joker ile çalıştım. Son klibim Lafügüzaf’ta Damla Yolaç ile çalıştım. Öncesinde 10- 12 klip kadar Murat Joker ve ekibiyle çalıştık. Tabii aynı ekip olması her zaman faydalıdır. Çünkü aynı şeyleri düşünebilmek, aynı bakış açısıyla aynı vizyonda olabilmek çok önemli. Şimdi Damla ile bir yola girdik ve onunla bir süreç başladı. Güzel şeyler yapacağımızı düşünüyorum. Ama dediğim gibi bu işlerde bir ekibin olması çok önemli. Nasıl şarkı yaparken ve albüm çıkarırken bir ekibiniz var ve bu ekibiniz genel olarak aynı ise, klip çekiminde de genel olarak aynı ekibi tercih etmeyi yeğliyorum.

Hayranların seni dinledikçe dertsiz insanı dertlendirebileceğini söylüyor. Nasıl çıkıyor bu şarkılar, arabesk ruhlu biri misindir?
Ekip olarak çok iyi bir elektriğimiz var, aile gibiyiz. Kimseye yukarıdan bakma gibi bir durumumuz olmuyor. Bundan 10-15 sene sonrada dinlenecek daha ileriye dönük işler yapmaya uğraşıyoruz. 2008 yılında çıkardığım ‘Büyük İnsan’ şarkısı hala dinleniyorsa doğru yolda olduğumu düşünüyorum. Olabildiği kadar modern dünyayı takip etmeye çalışıyoruz. Elimden geldiği kadar sanat yapmaya çalışıyorum.

“Sen nasılsan öyle olmalı yaptığın müzik”

Yaptığın her şarkı hit olmayı başarıyor. Bunun bir sırrı, bir matematiği var mı?
Benim referansım aslında daha çok dünya müziği. Dünyada bu iş nasıl yapılıyor, hangi açılardan daha kaliteli bunlara bakıyorum. Şarkıların nasıl aranje edildiği, insanlara nasıl sunulduğu da çok önemli. Müzikte denemek işin en önemli kısmı. Yaptığınız müziğe etnik öğeler, farklı tatlar katabilmek, üzerinde çalışmak çok önemli.

Hayranlarının da özellikle çok hoşuna giden bir şey var; senin şarkıların o ana akım pop şarkılarına benzemiyor. Nasıl oluyor bu, hiç mi etkilenmiyorsun birinden?
İçimden gelen müziği yapmaya çalışıyorum. Bunu yaparken de soundumuzun dünya standartlarında olması için gayret gösteriyorum ama en önemli şey hissiyat! Yani benim hissettiğim şeyi karşı tarafında hissedebilmesi ve buna inanabilmesi. Farklı olmaya çalışmadan bir fark yaratmak önemli! Aslında sen nasılsan öyle olmalı yaptığın müzik; ancak bunu kendini geliştirerek paralel bir şekilde devam ettirmek de çok önemli.

Kendi müzik şirketini kurmuş olmanın daha özgür, daha kendin gibi albümler, şarkılar yapma konusunda etkisi var mı?
Hep hayalim olan bir şeydi böyle bir müzik yapım şirketi kurmak; hayalleri olan, hayatı sanat olan,müzik olan insanlara bir şeyler yapabilmek için. Onun dışında tabii ki kendi şirketiniz olduğu için bir karar aldığınız zaman onu uygulamaya geçirmek daha kolay ve hızlı oluyor. Bir yandan daha çok sorumluluk alıyorsunuz tabi o da ayrı.

Gökhan Türkmen’in kırmızı çizgileri neler, nelere asla tahammül edemez?
Haksızlık. Tahammül edemem.

Sana ilham veren biriyle oturup kahve içip, sohbet edecek olsaydın karşındaki kişinin kimin olmasını isterdin?
Vizyonuna, fikrine, sanatına, bakış açısına güvendiğim insanlarla her zaman oturup kahve içmeyi, konuşmayı ve sohbet etmeyi seven biriyim. Bir tiyatro oyununa gittiğim zaman veya çok değerli bir film izlediğim zaman da bu ilham gelebiliyor bana. Ama genel olarak hayatı tecrübe etmiş ve dolu dolu bir yaş almış birisi ile sohbet etmek bana her zaman ilham verir. Sabaha kadar da oturup dinlerim. Hatta bu benim için en büyük keyiftir.

Herkesin hayatta bir varoluş sebebi vardır ya hani. Senin bu hayattaki rolün nedir?
Yön vermek, sorumluluk almak, yol açmak, fikir vermek.

“Bir gün olacak… ” dediğin şey.
Aynı dili konuşmadığımız insanlara da hitap edebilmek, yaptığım müziğin tüm dünyada kabul görebilmesi gibi şeyler istiyorum! Çok önemli değil olup olmaması ama isterdim yani; biraz merak da var.
Son günlerde en çok nelerden şikayet ediyorsun? Genel olarak şikayet ettiğim şeyler yalanlar, riyakarlık, ikiyüzlülük, samimiyetsizlik, yapmacık insanlar, hızlı tüketim. Müzik kariyerin boyunca aldığın en acımasız eleştiriyi hatırlıyor musun? Bir klip çektiğimizde internette hiçbir neden göstermeksizin altına olmamış diye yorum yazan insanların tepkileri bana çok acımasızca geliyor. Hiç o emeği düşünmeden böyle bir yorum yapmak gerçekten çok acımasızca.

GÖKHAN TÜRKMEN’İN ‘EN’LERİ

Hayatımın fon müziği olur” dediğin, en sevdiğin şarkı?
Deep Purple Soldier Of Fortune
Senin için en unutulmaz film karesi?
Kadın Kokusu’ndaki Tango Sahnesi
Kendini en huzurlu hissettiğin yer?
Evim
Şehirde en sevdiğin semt?
Bostancı
En son gittiğin konser?
Bora Uzer
En sevdiğin kahve?
Espresso

Yazan:

bikahvebikeyif

Kahve, keyif ve yaşam platformu.