Bu aralar hayata karşı iştahım yüksek. Yeni şarkılar yapıp yayınlamanın bana iyi geldiğini çözdüğümden beri ruh halimdeki değişimlerin dalga boyu küçüldü.” diyor Nova Norda pandemi günlerinden bahsederken… Şu sıralar Birkan Nasuhoğlu, Can Ozan ve Sedef Sebüktekin ile beraber yayınladıkları “Evde” albümü ve 2 sürpriz düetin heyecanını yaşayan Nova Norda ile pandemi günlerinde müzisyen olmayı, hayallerini ve hayatı uzun uzun konuştuk.

Röportaj: İmge BALIK İNCESOY

Instagram: imgeincesoy

Anladım ki ne kadar uğraşırsam uğraşayım, hayatım üzerinde kontrol sahibi olmam imkansız.

Nasıl bir ruh hali içerisindesin bu aralar? Neler yaparak vaktini geçiriyorsun?

Uzun bir bekleyişten sonra tam gaz yeni parçaları yayınlamaya başlamak
bana çok çok iyi geldi. Pandemi başladığından beri yaptığım yeni şarkıları süreç gereği bekletip yayınlayamamaktan kaynaklı bir tür çaresizlik hissediyordum içimde. Konserler de olmayınca insan elinden hiçbir şey gelmiyormuş gibi hissediyor kendini. Derin bir buhran yaşadım diyebilirim o ara. Neyse ki Aralık ayında o süreç bitti ve uzun süre sonra yayınladığım ilk parça, “Bakma bana öyle” çıktı. Derken 1 ay sonrasında “Evde” albümü, şimdi de Şubatta çıkacak 2 yeni parça… Tekrar eski motivasyonuma kavuştuğumu hissediyorum yavaş yavaş. Neredeyse bir yıldır müzisyenler olarak zor zamanlardan geçiyoruz. Alışmak uzun sürdü bende.

Bu aralar hayata karşı iştahım yüksek. Yeni şarkılar yapıp yayınlamanın
bana iyi geldiğini çözdüğümden beri ruh halimdeki değişimlerin dalga boyu küçüldü. Yakaladığım bu yeni tempoda kendimi hırpalamadan yeni parçalar üzerinde çalışıyorum. Elimden geleni yaptığımın bilinciyle huzurlu bir şekilde günü kapatıyorum artık.

Pandemi bana müzisyenler olarak kariyerimizin ne kadar büyük bir
belirsizlik içinde yüzdüğü konusunda büyük bir yüzleşme yaşattı. Anladım ki ne kadar uğraşırsam uğraşayım, hayatım üzerinde kontrol sahibi olmam imkansız. Bu farkındalık başta çok korkutucu gelmişti. Tam 6 ay sonra, bu belirsizliğin hayatın her alanında zaten var olduğunu fark etmeye başladım. Birkaç aydır her gün uzun yürüyüşler yapıyor, yeni parçalarla ilgileniyorum. Gerisine hayat karar verecek…

Dışarı değil içeri bakmak bana iyi geliyor.

Şu an bulunduğun noktada hayat nasıl görünüyor?

Pandemi başladığından beri büyük bir dönüşüm geçirdiğimi
hissediyorum. O zamandan beri Birkan’la beraber yaşıyoruz. Yaşadığın şeyleri tecrübe ettiğin o ilk anlarda, çok yakın birinin 7/24 yanında olması çok ilginç bir duyguymuş. Birkan insani tarafı çok yüksek biri; bir kararı, bir sevinci, bir hüznü onunla paylaşmak yaşadıklarımı daha iyi anlamlandırabilmemi sağladı.

Geçenlerde bir akşam, hayattan daha fazlasını isteyebileceğim pek bir şey olmadığını fark ettim. Tüketim toplumunun oyunlarına gelmemeyi başardığımız ölçüde içimizdeki zenginliği fark ediyoruz. Şu an bulunduğum noktada hayat sevdiklerimle, şarkılarımla, kahkahayla, sağlıkla, dolu dolu görünüyor. Ters giden hiçbir şey yok mu? Dolu! Şu an aktif olarak ters gittiğini düşündüğüm 3-4 konu var mesela aklımda. Ama hepsine rağmen her gün kendimi sahiden mutlu ve huzurlu hissediyorum ve bunu kendime her fırsatta hatırlatmaya çalışıyorum. Dışarı değil içeri bakmak bana iyi geliyor ferahlık arayışında.

Pandemi, müzik sektörü için de oldukça zorlu geçiyor. Sen bu süreci kolay atlatabilmek için neler yapıyorsun?
Benim için en büyük zorluk zihinsel anlamda dengemi kurabilmek oldu. İyi geldiğini fark edince rutinlere sıkı sıkı sarıldım. Upuzun sabah yürüyüşleri, düzenli yemek yapmak ve sabah sayfaları gibi günü parsellere ayıran aktiviteler bu büyük belirsizlikte benim için tutunacak birer dal oldu. Çalışmayı sevdiğim için aktif kaldıkça kendime iyi geliyorum. Bunu her gün sürdürmeye çalışıyorum.

Nova Norda, Birkan Nasuhoğlu, Can Ozan ve Sedef Sebüktekin… 21 gün bir eve kapanarak sıfırdan yeni şarkılar yazmak, yeni bir albüm yapmak kulağa çok çılgınca ve zorlu geliyor. Bu serüvenin fikri nasıl ortaya çıktı?
Pandeminin ilk aylarında, şu an olduğumuzdan çok daha büyük bir korkuya sahiptik, yakın mesafelerde otursak da aylarca birbirimizi görmedik. Çok daraldığımız bir gün, aylardan sonra evimizin ilk misafiri olarak Canozan bize geldi ve “Neden pandemiyi hep beraber bi evde geçirmeyelim?” fikrini ortaya attı. Oracıkta heyecanla gelişen bir beyin fırtınası sonucu bunu bir albüm konseptiyle birleştirmeye karar verdik. Hemen Sedef’i aradık ve o da saniyesinde bu projeye dahil oldu. Projenin hakkını vermek istiyorduk ve planlamalar aylar sürdü. O fikrin konuşulduğu günden tam 5 ay sonra, Sapanca’daki evimize adımımızı atmıştık.

Nasıl bir 21 gündü? Zira 4 müzisyenin bir evde olduğu günlerden bahsediyoruz. Üretim sürecinin de verdiği stresle zorlandığını hissettiğin anlar oldu mu? Benim için rüya gibiydi çünkü az önce bahsettiğim gibi, ben “işleyen demir paslanmaz” sözüne çok inanırım. Sürekli aktif kalıp çalışmak bana çok iyi geldi. Hem de yanımda en sevdiğim insanlarla… 21 günün 18’i sabah kahvaltıdan hemen sonra başlayıp, akşam yatana kadar devam eden bir tempoda çalışmakla geçti. Gerçekten büyük bir yoğunluk. Ama hiç sıkılmadım. Kahkaha dolu bir 3 haftaydı, şarkılarla ilgili anlaşamadığımız ufak noktalar olsa bile bir kere bile çatışmadık. Hep dostluk ön plandaydı.

Bu 21 günlük sürede aklında kalan en sihirli, en güzel an hangisi?

“Bir Yol Buldum”u bir doğaçlama takılmaca esnasında yazdık. Haftalar içerisinde parça kendini tamamlarken her anı kaydetmeyi akıl etmişiz. Çok random görünen bir anın içerisinden hayatımızın sonuna kadar söyleyeceğimiz bir parçanın çıkmış olması büyüleyici. Her şarkı böyle çıkıyor ama videoları izlerken gözümle görmek çok ilginç gelmişti bana.

Evde albümü hazırlanırken bu ekipten bir düet de beklendi aslında. Bunun olmamasının bir nedeni var mıydı, bu ekipten düet çalışması gelir mi?
Öyle gelişti, biz de düet olsun diye zorlamadık aslında. 12 Şubat’ta Birkan’la hazırladığımız tatlı bir 14 Şubat düeti geliyor. Sedef’le iki yıl önce yaptığımız bir beste şu an prodüksiyon aşamasında. Bunlar sayılır mı?

Şarkıların Ev Hali’nin bir de belgeseli gelecek sanırım. Belgesel fikri nasıl ortaya çıktı? Ne zaman, nerede, neler göreceğiz?
Henüz belli değil. Belli olduğu an gözlerimiz dolu dolu bir halde duyuracağız bence!

Her zaman bir meselesi olan sözlerle görüyoruz seni. Nasıl bir isyanın tezahürü bu?
Kendi yaşadıklarına dayanarak şarkılarını yazan müzisyenlere değer veriyorum. Öteki türlüsü kendi çıkarların için dinleyiciyi kandırmak gibi geliyor bana. Bu yüzden her parçamın gerçekten o sıralar üzerine düşündüğüm bir konuyu dürüstçe ele alması gerektiği konusunda çok titizim. Yeri geliyor toplumsal bir mesele oluyor, yeri geliyor içsel bir çatışma, yeri gelince aşk. O sıralar zihnim neyle meşgulse o çıkıyor. Ama sanırım üzerine konuşmaya değen, aşktan daha büyük meseleler olduğuna inanıyorum genelde. O yüzden bu tür parçalarım çoğunlukta.

Müzik sayesinde kendinde keşfettiğin en önemli şey ne oldu?

Hayal etmenin benim için ne kadar büyük bir itici güç olduğunu fark ettim. Daha ilk bestelerimi yaparken o şarkıları insanların gözünden dinleyip hayaller kurardım. Sonra onları yayınlamaya karar verdim. Sabahtan akşama müzikle uğraşıp geçinebileceğimi hayal ederdim, cebimde çok az bir parayla reklamcılık kariyerimi bırakmaya karar verdim. O hayaller benim tek cesaret kaynağım oldu. Şarkılar olmasa belki bir gün başka şekilde bu yönümü Keşfederdim ama hayatımın bu versiyonunda katalizörüm şarkılarım oldu.

Nova Norda
Nova Norda

Sabahtan akşama müzikle uğraşıp geçinebileceğimi hayal ederdim.

Ünlü olmanın en çok hangi hissini sevdin?

Ben çok ünlü olmayı biraz ürkütücü bulurum. Bence yarattığı olanaklar kadar insandan götürdükleri de oluyor. Her seçim bir vazgeçiş; ünlülük de bence çok insan tarafından sevildiğini hissetmenin keyfini, anonimliğin konforuna neredeyse tamamen tercih etme kararı bir yerde. Kimsenin seni tanımamasının da muhteşem avantajları var bence. Ama göz önünde olmanın çok sevdiğim bir yönü var yine de. Karakterinin fırsat olmadığı için ortaya çıkmayan yönleri, göz önündeyken inanılmaz bir hızla önüne seriliveriyor. Sevilme ihtiyacı mı duyuyorsun? Yalnızca 1 konser, farkındalığın yüksekse böyle bir ihtiyacın olup olmadığını keşfetmek için yeterli! Kendini olduğun gibi kabullenebiliyor musun? Instagram’da yalnızca 1 gün içerik üretmen, cevabı bulmana yetiyor. Kişisel gelişiminle ilgili üzerinde çalışabileceğin konular, kolaylıkla ortaya çıkıyor yani. O açıdan oldukça keyifli.

Bundan sonra neler olacak? Müzik kariyerinde neleri planlıyor, neleri hayal ediyorsun?
Röportajın başında bahsettiğim pandemi buhranları, bende enteresan parçalarla karşılık buldu. “Bakma Bana Öyle”den başlayarak onları yayınlamaya karar verdim. 26 Şubat’ta “Cahennem” isimli bir parça geliyor. Geçen sene, tam bahsettiğim o daraldığım dönemde yazmıştım. Bir depresyonda insan dünyaya ne kadar kızabilirse, o kadar öfkeli bir parça. Benim için de bir ilk. Korhan Futacı ile düetimiz.

Sonrasında hız kesmeden pandemi döneminde biriktirdiğim parçaları yayınlamaya devam edeceğim. Sonraki parçalar yaşadığım buhranın yavaş yavaş dindiği dönemlere denk geldiği için kızgınlığın yerini yine enerjik ama bu kez daha yumuşak hisler alıyor (Gülüyor). Kariyerimde uzun dönemli planlar yapmayı

sevmiyorum çünkü beni genellikle sezgisel bir heyecanla hareket etmek mutlu ediyor ve bu biraz da şans işi. Dediğim gibi, ben her gün elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Gerisini hayat gösterecek!

Son dönemde en çok neyin üzerine düşünüyor ya da sorguluyorsun?

Olgunluk üzerine düşünüyorum. Geçenlerde işlerde, normalde beni çok etkilemesi gerektiğini düşündüğüm bir aksaklık oldu ve bu durumun beni üzmemesine çok şaşırdım. Devasa bir deneyim olarak bana geri dönen bu olay aslında bir aksaklık değil, bir kazanım gibi oldu yani. Bunu hep düşünürdüm ama içselleştirmesi çok zor gelirdi. Bu olay yaşandığı an istemsizce o tepkiyi verebilmek, yavaş yavaş hem yaptığım işte hem de hayatımda olgunlaştığımı hissettirdi bana. Hayatımın tamamını düşündüğümde ufacık kalacak bir meseleyi, yaşandığı esnada da aynı boyutta görebilmek güzeldi.

Hangi kelimeyi duymaktan hiç hoşlanmıyorsun?

“Lazım”. Başkalarında belki işe yarıyordur bu kelimeyi barındıran cümleler kurmak, ama bende hep geri tepiyor. İşlerimi içimden geldiği şekliyle yaparsam daha iyi olacağına çok inanıyorum, ve dışarıdan birinden veya kendimden bana bu zorlayıcı kelimeyi duyduğumda kendimi hep sıkışmış hissediyorum. Lazım dememek lazım!

Mutluluğun tarifini verecek olsan, nasıl bir kür oluşturursun?

Benim için mutluluk endişesizlik herhalde. Bu kür endişe detoksu için yapılmış olurdu o yüzden (Gülüyor). Mutluluk besini olarak gördüğüm her aktiviteye bakar, şükran duyguma intolerans yaratanları çıkarırdım. Eklemek yerine çıkarırdım.

Karşında boş bir duvar var, duvar yazısı ne yazarsın?

DENE

Geleceğe Dönüş’teki DeLorean’ın anahtarı sende. 17 yaşındaki Nova Norda’ya ne söylemek isterdin?
Ya ben “yaşanacak olan her şey zaten yaşanmıştı” temalı zamanda yolculuk filmlerini, kitapları çok severim. O yüzden 17 yaşındaki Nova Norda’ya görünmez, 2008 senesinin o nefis indie müziklerinin tadını çıkarırdım.

Nova Norda’nın ‘EN’LERİ

Şehirde en sevdiğin semt?

Moda, Kadıköy

Hayatıma fon müziği olur dediğin en sevdiğin şarkı?

Tek bir şarkı seçemem ama bu dönem Kate Tempest – Europe is Lost dinliyorum çokça.
Her seferinden sıkılmadan izlediğin, en sevdiğin film? Interstellar

Sana en son bolca kahkaha attıran o şey?

Birkan’ın meditasyon yapmayı denerken uyuyakalması

Aldığın en yeni karar?

Bir kedi sahiplenmek!

En sevdiğin kahve?

Şekersiz badem sütlü filtre kahve.

Yazan:

bikahvebikeyif

Kahve, keyif ve yaşam platformu.